Denizli'de Yaşam

Siz değerli hemşehrilerim, sizlere bir sorum olacak, -İnsanın yaşamını kolaylaştırmayıp, daha aksine zorlaştıran sistem, sistem midir? Yoksa Sitem midir? Izdırap mıdır? Eza mıdır? Siyasilerin her hamlesi, insana eza veriyor ise, hiç kusuruma bakmasınlar ki, onlarında eskilerden bir farkı yoktur. Oysa ki, artık her şey gelişen teknoloji ile kolaylaşırken, bu düşüncenin halen aynı kalıp bir yerlere çıkıp, vaatler nutuklar çekmesinin, kafa şişirmesinin bir manası da yoktur. Emin olun hayvanlar bile artık bir yerlerde gürültü ve tehlike arz eden durumla karşılaşa karşılaşa oraları kullanmaz oluyorlar.. Peki insanoğlunun düşünce diye, beyin diye bir olgusu, bir övgüsü yok mu? Yazarken bile insan kendini sorguluyor.. Öyleyse, değişmeyen şey ne? Bana her şeyin değiştiğini söyleyenler, neden kendilerine bir bakmazlar...

BAL TUTAN, PARMAĞINI YALAR MI?  (ATASÖZÜ)    Başkalarına yararı dokunan yerlerde çalışan, onlara iyi ve güzel şeyleri sunmakla görevli bulunan kimse, ürettiğinden ya da dağıttığından kendisi de faydalanır. Genellikle bu tutum da hoş görülmeye çalışılır. Çünkü o görevi yapan bunu hak ediyor kanaati yaygın hâle gelmiştir. Aslında çok yanlış bir atasözüdür. Her insan hakkına razı olup, farklı yorumlamalarla kendine her şeyden pay çıkarmaya çalışmamalıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere, şayet dağıttığı veya tuttuğu bal kendisine ait ise, böyle bir atasözümüz yerini bulur. Fakat, devlet malı, kamu malı, tüyü bitmemişin, yetimin dahi hakkı olan bir iş ve hizmette bu atasözü geçerli değildir. Söz gelimi, her fırsatta kamuda çalışanlar veya dernek vb de çalışanlar böyle kendi kötü alışkanlıklarını-davranışlarını bu atasözümüz ile meşru kılmaya çalışsalar da, gerçekte "kul hakkına" girmekteler, haram yemektelerdir.